25 Eylül 2014 Perşembe

Hayırlı Cumalar ....

0 yorum
dua
Her gün 100 defa dileklerin kabulü için okuyalım

Bu dua her gün ve her cuma sela vakti 100 defa okunması çok makbul bir duadır. “Sübhan-Allah ve’l-hamdü  li’llahi ve la ilahe  illallahu v’allahu Ekber, ve la havle ve la kuvvete illa billahi’l-Aliyyi’l-Azim.” “Allahu  Teâlâ’yı tesbih ve tenzih ederim.Hamd Allahu Teâlâ’ya mahsustur ve O’ndan başka hiç bir ilâh  yoktur.

kaynak http://mutlulugunsifresi.com/
Haberin Devamı ►

24 Eylül 2014 Çarşamba

Günün Güzeli Ukraynalı politikacı Olga Lyulchak

0 yorum

Çıplak fotoğraflarım sanat eseri gibi

Ukraynalı politikacı Olga Lyulchak, iCloud hesabı hacklenen ünlülere tesellide bulundu. Genç politikacı kendisinin de çıplak fotoğraflarının olduğunu ve bundan utanmamaları gerektiğini söyledi.



Ukraynalı politikacı Olga Lyulchak, iCloud hesabı hacklenen ünlülere tesellide bulundu. Genç politikacı kendisinin de çıplak fotoğraflarının olduğunu ve bundan utanmamaları gerektiğini söyledi.




kaynak http://www.milliyet.com.tr/
Haberin Devamı ►

23 Eylül 2014 Salı

Beklenen saldırı geldi

0 yorum
Pentagon, ABD ve partnerlerinin Suriye'de IŞİD teröristlerine karşı hava saldırısı yaptığını duyurdu.

Pentagon Sözcüsü John Kirby, " ABD ordusu vepartner ülkelerin güçlerinin, avcı ve bombardıman uçakları ve Tomahawk kara saldırı füzelerini kullanarak, Suriye'deki Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) teröristlerine karşı askeri eylemde bulunduğunu teyit edebilirim" dedi.

Operasyon şu anda devam ettiği için konuyla ilgili daha fazla detay veremeyeceğini belirten Kirby, "Bu hava saldırılarının kararı, Başkomutan'ın yetkisi altında ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı komutanınca bugünün erken saatlerinde verildi. Konuyla ilgili daha sonra daha fazla detay vereceğiz" diye konuştu.

ABD öncülüğünde başlatılan operasyonlarda 10 sivilin hayatını kaybettiği, 20 kişinin yaralandığı bildirildi.

Suriyeli muhaliflere ait, "Suriye Mübaşir Medya Koordinasyonu" tarafından yapılan açıklamada, İdlib kentinin Kefer Deyyan kırsalında çatışma bölgelerinden kaçan sığınmacıların kaldığı 2 katlı binanın hava saldırılarında vurulduğu belirtildi. Açıklamada, ABD savaş uçaklarının bombardımanı sırasında 10 sivilin hayatını kaybettiği, 20'sinin yaralandığı kaydedildi.


SALDIRIYA 5 ARAP ÜLKESİ DE KATILDI


ABD basını, hava operasyonuna ABD'nin yanı sıra Bahreyn, Katar, Suudi Arabistan, Ürdün ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin katıldığını yazdı.

Amerikan haber ajansı AP'nin haberine göre, operasyon devam ettiği için isimlerinin açıklanmaması koşuluyla basına bilgi veren ABD'li yetkililer, IŞİD'in Suriye'deki kontrol merkezlerine, ikmal tesislerine, eğitim kamplarına ve diğer kritik noktalardaki lojistik yerlerine yönelik akşam saatlerinde başlayan saldırıya 5 Arap ülkesinin katıldığını kaydetti.

Yetkililer ABD'nin yanında hava saldırılarına katılan ülkelerin Bahreyn, Katar, Suudi Arabistan, Ürdün ve Birleşik Arap Emirlikleri olduğu bilgisini paylaştı. 

Haberde saldırıların bir kısmının örgütün Rakka'daki kumanda merkezine düzenlendiği belirtildi.

Pentagon Sözcüsü John Kirby, ABD ile birlikte saldırılara katılan güçlerin, avcı ve bombardıman uçakları ve Tomahawk sara saldırı füzelerini kullanarak teröristlere karşı askeri eylemlerine başladığını duyurmuştu.

ABD ordusu ağutostan bu yana IŞİD'in etkili olduğu Irak'a yaklaşık 190 hava saldırısı düzenlemişti. Yeni operasyonlarla IŞİD'e karşı yürütülen saldırılar, örgütün Suriye'deki hedefleri de eklenerek genişlemiş oldu.

"IŞİD'İN ÜRDÜN TOPRAKLARINA AYAK BASMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ"


Ürdün Medya ve İletişimden Sorumlu Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Muhammed el-Momeni de, ülkesinin Suriye'deki IŞİD hedeflerine yönelik düzenlenen saldırılara katıldığını açıkladı.

Ülkesinin IŞİD'in ilerleyişinin durdurulması amacıyla kurulan uluslararası koalisyona katıldığını kaydeden Momeni, "IŞİD'in Ürdün topraklarına ayak basmasına izin vermeyeceklerini ve bunun için gerekli girişimlerde bulunulacağını" ifade etti.

RAKKA'DA İHA DÜŞTÜ


Bu arada Rakka Birleşik Medya Merkezi'nden yapılan açıklama göre, ABD öncülüğünde IŞİD'e yönelik hava saldırıları devam ederken bölgede bir İHA düştü. Açıklamada, İHA'nın Suriye rejimi ya da uluslararası koalisyona ait olup olmadığı konusunda net bilgiye ulaşılamadığı kaydedildi.

kaynak http://www.sabah.com.tr/
Haberin Devamı ►

17 Eylül 2014 Çarşamba

Lady Gaga İstanbul'u salladı! Lady Gaga, “Lady Gaga’sartRAVE: the ARTPOP Ball” turnesi kapsamında Doritos ana sponsorluğu ve Pozitif Live organizasyonu ile ilk kez geldiği Türkiye’de, İTÜ Stadyumu’nda muhteşem bir konsere imza attı.

0 yorum
Konserde en popüler parçaları Alejandro, Bad Romance, Poker Face, Born This Way ve son albümünden dinlenme rekorları kıran G.U.Y gibi şarkıları binlerce hayranı ile birlikte söyleyen son yılların en çok konuşulan kadını Lady Gaga, sahnede sergilediği büyüleyici ve çılgın şovlarla da 25 bin izleyiciyi kendine hayran bıraktı.
 
Türkiye’deki ana sponsorluğu Doritos, organizasyonu ise Pozitif Live tarafından üstlenilen “Lady Gaga’s artRAVE: the ARTPOP Ball” turnesi kapsamında gerçekleşen konsere binlerce Lady Gaga hayranının yanı sıra çok sayıda ünlü isim de katıldı.  
 
Konsere birbirinden çılgın ve renkli kıyafetleriyle katılan Lady Gaga hayranları da konser alanında renkli görüntüler oluşturdu. Sahnede sürekli kostüm değiştirirerek hayranlarına eşlik eden Lady Gaga da dansçılarıyla birlikte sergilediği performansla hayranlarına unutulmaz bir gece yaşattı. Dev sahne prodüksiyonuyla da göz dolduran Lady Gaga, her şarkı arasında İstanbul’a olan hayranlığını dile getirdi.  Lady Gaga, “İstanbul’da olduğum süre içerisinde herkesten büyük ilgi gördüm benden de bütün İstanbul’a buradan kocaman bir alkış” diyerek izleyicilere seslendi.
 
Konser sırasında bir hayranının sahneye attığı mektubu okuyan Lady Gaga, o hayranını sonrasında da kulisine çağırdı. 
Ünlü isimlerin de ilgi gösterdiği konserde Demet AkalınTuba ÜnsalBerna Laçin, Model grubu da izleyiciler arasındaydı.

kaynak http://www.milliyet.com.tr/
 
Haberin Devamı ►

Yöneticiye güven yok

0 yorum
İş ilanları sitesi Eleman.net'in gerçekleştirdiği ankete göre, çalışanların yüzde 42’si yöneticisine güvenmiyor.
Yöneticisine güvenmekte tereddüt yaşayanların oranı ise yüzde 35.
Çalışanların sadece yüzde 23’ü yöneticisinin gerekli durumlarda kendisini koruyup destekleyeceğine inanıyor.
Eleman.net'in 12 bin 228 aday arasında yaptığı anket, çalışanların yöneticilerine duyduğu güven konusunda çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. “Yöneticinizin gerekli durumlarda sizi koruyup destekleyeceğine inanıyor musunuz?” sorusunun sorulduğu ankete katılımcıların yüzde 42’si “Hayır, inanmıyorum” yanıtını verdi. Ankete katılanların yüzde 35’inin cevabı ise “Emin değilim” olarak kayda geçti. Ankete verilen “Evet, inanıyorum” cevabının oranı yüzde 23’te kaldı.
Yöneticinizin gerekli durumlarda sizi koruyup, destekleyeceğine inanıyor musunuz?               Oran
Hayır, inanmıyorum.                                                                                                                                         % 42
Emin değilim.                                                                                                                                                     % 35
Evet, inanıyorum.                                                                                                                                               % 23


X Y kuşağı çatışması
Yönetici ve çalışan arasındaki güven konusunun iş hayatında yaşanan kuşak çatışmasının bir sonucu olduğunu belirten Eleman.net Genel Müdürü Özlem Demirci Duyarlar, her iki kesimi hedef alacak şekilde yaratılacak güven ortamının oldukça meşakkatli bir süreci beraberinde getirdiğini söyledi. Toplumsal ölçekte X ve Y kuşağında yaşanan çatışmanın iş hayatına da yansıdığını ifade eden Duyarlar,
“İş hayatında aktif rol alan Y kuşağı, bir önceki nesil olan ve genel olarak üst düzey yönetici ve işveren pozisyonlarında bulunan X kuşağıyla zaman zaman çatışmalar yaşayabiliyor. Her iki kesiminde yaşam felsefesi ve buna bağlı olarak kuralları farklı olduğu için gerekli güven ortamının yaratılması da bu çatışmadan nasibini alıyor. Yaptığımız ankette de yöneticisine güvenmeyen kesimin yüzde 42 ile en büyük orana sahip olmasının nedeni de bu çatışmadan kaynaklanıyor” dedi.
Çalışanların patronları ve yöneticileriyle ilişkilerinin çalışma süresini büyük oranda etkilediğinin altını çizen Duyarlar, “İşyerinde güven ortamının yaratılması, çalışan bağlılığı ve aidiyet duygunu arttıran en önemli etmenlerden bir tanesi. İş ve çalışma ortamı pek çok açıdan tatmin ediyor olsa da yönetici veya işverenlerle olan kötü ilişkiler çalışanları yeni iş aramaya itiyor. Günümüzde yaşanan iş değişikliklerinde bu konunun önemli bir payı bulunuyor” dedi.
kaynak http://www.hrdergi.com/tr/
Haberin Devamı ►

Frekans geçişleri bu geceFrekans değişiklikleri, 17 Eylül'ü 18 Eylül'e bağlayan gece gerçekleştirilecek.

0 yorum
Türksat 4A haberleşme uydusuna geçiş yapacak televizyon ve radyo yayınlarının frekans değişiklikleri bu gece yani 17 Eylül'ü 18 Eylül'e bağlayan gece yarısı gerçekleştirilecek.
Türksat 2A haberleşme uydusunun ömrü 2016'nın başında tamamlanacağından, söz konusu uydu üzerindeki yayınlar, Türksat 4A'ya aktarılacak. Yeni kanallarla Türksat uyduları üzerindeki televizyon kanal sayısı 500'ün üzerine çıkacak.
NASIL AYARLANACAK?
Türksat Kanal Güncelleme Sistemi (TKGS) ile uyumlu uydu alıcıları yeni frekansları otomatik olarak güncelleyecek. Yeni uydu alıcısı alacak kullanıcıların TKGS ile uyumlu uydu alıcılarını tercih etmeleri tavsiye ediliyor. TKGS uyumlu uydu alıcılarının listesine, kurumun internet sitesi "www.turksat.com.tr/tr/turksat-kanal-guncelleme-sistemi" üzerinden ulaşılabilecek.
Diğer uydu alıcıları için ise 11844 MHz frekansı, Dikey V-polarizasyon, 2222 sembol oranı, FEC ¾ veya 11747 MHz frekansı, Yatay H-polarizasyon, 27500 sembol oranı ve FEC 5/6 değerleri girilerek "şebeke taraması" yapılacak.
Türksat 4A haberleşme uydusu, 42 derece doğu yörüngesinde (Türksat 2A ve Türksat 3A uydularıyla) hizmet vereceğinden, uydu üzerindeki yayınları izlemek için ek bir antene ihtiyaç olmadığı gibi mevcut anten ayarlarında da herhangi bir değişiklik yapılmasına gerek bulunmuyor.
Yeni uydularıyla bölgesindeki liderliğini güçlendiren Türksat, 42 derece yörüngesinde kullanıcılara daha fazla televizyon ve radyo kanalı izleme imkanı sunuyor.
kaynak http://www.trthaber.com/
Haberin Devamı ►

15 Eylül 2014 Pazartesi

Okul Çocuklarında Beslenme

0 yorum
Okullar açıldı. Peki okul dönemimizde çocuklarımızın beslenme alışkanlıkları nasıl olmalı? Öğr. Diyetisyen Deniz Zünbülcan yazdı.
Besin gruplarını et grubu,süt grubu,sebze ve meyveler,tahıllar olarak 4 gruba ayırabiliriz.Çocukların bu 4 besin grubundan yeterli ve dengeli tüketmesi gerekmektedir. Besin grupları faydaları ve çocuklarınızın tüketmesi gereken miktarlar şöyledir:
ET GRUBU: Bu grupta kırmızı et, tavuk eti, hindi eti, balıketi ve diğer deniz ürünleri yer almaktadır. Et grubu denildiği zaman aklımıza et dışında yumurta, kuru baklagiller, yağlı tohumlarında gelmesi gerekir çünkü bu gıdalarında protein oranları etler kadar yüksektir. Et grubu protein içeriği ile çocuğunuzun büyüme ve gelişmesinde önemli bir yer tutmaktadır. Aynı zamanda B vitamini ile sinir sistemine olumlu etkileri olacaktır. Çocuğun kurubaklagil tüketmesi yeterli posa alımı için önemlidir.Günlük 2-3 köfte kadar et, tavuk, balık ya da hindi tüketilmelidir, haftada 3-4 defa yumurta ve haftada 3-4 defa bir porsiyon kurubaklagil tüketilmesi büyük önem taşımaktadır.
SÜT GRUBU: Bu grup süt, ayran, yoğurt, kefir, peynir gibi gıdaları içerir. Protein içerikleri yüksektir bu nedenle çocuğunuzun büyüme ve gelişmesine katkı sağlayacaktır. Süt grubu kalsiyum minerali için iyi bir kaynaktır ve diş, kemik sağlığı gelişimi ve korunması için önemli bir gruptur. Genel olarak her çocuğun günde 2-3 su bardağı süt ya da yoğurt bunun yanı sıra 1 kibrit kutusu kadar da peynir tüketmesi gerekmektedir.
EKMEK VE TAHIL GRUBU:  Bu grup ekmek, makarna, bulgur, pirinç gibi gıdaları içermektedir. Karbonhidrat içeriği yüksek olan bu grup günlük enerjimizin karşılanmasında önemli bir yer tutmaktadır. Rafine olmayan tahılların B vitaminleri ve posa içeriği dikkatimizi çekmektedir. Günlük tüketilebilecek miktarlar: 4-6 orta dilim ekmek yani yaklaşık 200-300 gram ekmek, bir porsiyon makarna-pilav (6-8 yemek kaşığı) ya da 1 orta dilim börek ve 1 kâse çorba. Bu miktarlar çocuğunuzun kilosu dikkate alınarak bir uzman desteği ile düzenlenmelidir.
MEYVE VE SEBZELER: Renkleri ile bizleri kendilerine çeken meyve ve sebzeler zengin vitamin ve mineral içeriği ile sağlığımıza sağlık katmaktadır. Özellikle C vitamini içeriği ile dikkatimizi çeken meyve ve sebzeler bağışıklığı güçlendirici ve cilt problemlerini önleyicidir. Posa içeriğinin de yüksek oluşu çocuklarınızı sindirim sistemi rahatsızlıklarından koruyacaktır. Günde mutlaka en az 5 porsiyon meyve ve sebze tüketiminin çocuğunuzun sağlığına olumlu etkileri olacaktır.
Çocuk okula gitmeden mutlaka kahvaltı yapmalıdır.Bütün bir gece süren açlığın arkasından vücuda enerji sağlamak,vücudu çalıştırmak için kahvaltının önemi büyüktür.Kahvaltı yapılmadığı takdir de dikkat bozukluğu,performansta azalma,baş ağrısı gözlenebilir.Yani okul başarısını kahvaltı büyük oranda etkilemektedir.
Bir gün boyunca çocuğun zihinsel ve fiziksel fonksiyonlarını en iyi seviyede yapabilmesi için ana ve ara öğünlerinin düzenli kontrolü gerekmektedir.Şeker,asitli içecekler,cips,çikolata yerine kuru yemiş,meyve,ayran,süt,ekmek arası peynir domates yeşillik tercih edilmelidir.Aynı zamanda açıkta satılan besinleri tüketmek sağlık açısından sakıncalıdır,temiz ve güvenilir olmayabilir. Çocuğunuzun yanına ara öğünlerini ve ana öğünlerini vermeniz iyi bir çözüm olacaktır. Bu nedenle beslenme çantası büyük önem taşımaktadır bu noktada karşılaşabilecek bir sorun ise çocuğun kendisini arkadaşlarına karşı kötü hissetmesi olacaktır. Bu nedenle okul yönetimi ve aileler arasında sıkı bir bağ olmalıdır. Ebeveynler sağlıklı beslenme ve sağlıklı yaşama konusunda bilinçlendirilmelidir.  2011 yılında Milli Eğitim Bakanlığı da bu konu ile ilgili çalışmalara başlamıştır ve okul kantinlerini denetim altına almıştır. Amaçlarının ise kantinlerde zararlı gıdaların olabildiğince az satılması ve her okulda diyetisyenin görevlendirilerek çocuklarında ailelerinde bilinçlenmesi olduğunu belirtmişlerdir.
Çocukların aynı zamanda fiziksel,zihinsel ve duygusal açıdan gelişmesi için spor ile ilgilenmeleri de önemli bir yer tutarken çocuğa temizlik eğitimleri de verilmesi önemlidir.
Tüm çocuklara başarılar diliyorum.
kaynak http://www.gencgelisim.com/
Haberin Devamı ►

Yeni trend: Yeşil bina sertifikalı gayrimenkul

0 yorum
Çevre Dostu Bina Sertifikası Lideri Altensis çevre dostu olmayan binalar konusunda uyarıyor.
Altensis’in Kurucu Ortağı Serkan Emin, inşaatında bile çevre dostu malzemelerin kullanıldığı yeşil binaların, enerji tasarrufu, gri suların kullanımı, yenilenebilir enerji sistemlerine yer vermesi gibi çeşitli üstünlüklere sahip olduğunu dile getiriyor. Serkan Emin bunlar arasında Türkiye’nin mevcut iklim ve ekonomik koşulları düşünüldüğünde suyun ve enerjinin tasarrufuna yönelik önlemlerin hayati önemde olduğunun altını çiziyor. Tek Bir Reçete Yok Ama Ortak Amaç Çevre! Bununla birlikte yeşil binalar için tek bir reçete bulunmadığına işaret eden Altensis Kurucu Ortağı Serkan Emin “Binanın fonksiyonuna, büyüklüğüne, bulunduğu yere ve tamamlanma biçimine göre değişik kriterler belirlenebilir. Mesela şehir merkezindeki bir bina, toplu taşımaya ve çeşitli sosyal donatılara yakınlığı gibi kriterlerle ön plana çıkarken, yeterli miktarda yeşil alana sahip olmayabilir. Bunun tam tersi şehir dışında geniş yeşil alanlara sahip bir bölgedeki bina ise, kullanıcılarına sunduğu bitkilendirilmiş alan, doğal yaşamın korunması ve yenilenebilir enerji kullanımı gibi özelliklerle ön plana çıkarken, ulaşımla ilgili gerekli özellikler konusunda zayıf kalabilir” yorumunu yaptı.
Yine de tüm yeşil binaların ortak amacının, çevreyi korumak olduğunu dile getiren Serkan Emin, söz konusu binaların çevre, kullanıcılar ve yatırımcılar bazında ortaya koyduğu farklılıkları şu başlıklarla özetledi: – Daha Az Su Tüketir Yeşil binalarda kullanılan su armatürleri sıradan binalardaki armatürlere kıyasla %50 ila %70 daha az su tüketir. Böylelikle, şebekeden veya diğer kaynaklardan kullanılan su miktarı önemli seviyede azaltılmış olur. Yeşil binalarda bahçe sulamasında kullanılan sulama sistemi damla sulama gibi verimli sistemlerdir. Böylelikle, sıradan binalardaki konvansiyonel sulama sistemlerine kıyasla %50 seviyelerinde su tasarrufu sağlanabilir. – Hanelerin Enerji Faturalarını Düşürür Yeşil binalar sıradan binalara kıyasla %25 ila %50 oranında daha az elektrik, doğal gaz veya diğer enerji kaynaklarını tüketirler. Böylelikle, binanın enerji tüketimi ve masrafları önemli oranda azalmaktadır.
Yenilenebilir Enerji Sistemlerine Sahiptir Yeşil binalar sıradan binalarda bulunmayan yenilenebilir enerji sistemlerine sahiptir. Güneşten veya rüzgardan veya jeotermal enerjiden veya benzeri yenilenebilir enerji kaynaklarından faydalanarak tükettiği enerjinin bir bölümünü kendisi üretir. Böylelikle, tükettiği enerjinin bir kısmını bedavaya mal etmektedir. – Peyzaj Bitkisi Yerel İklime Uygundur Yeşil binaların sıradan olan binalara nazaran yeşil alanları daha fazladır ve peyzajında kullanılan bitkiler yerel iklime uygun ya da uyum sağlamış bitkilerdir. Böylelikle, mevsim yağmurları ile su ihtiyaçlarının büyük bir kısmını doğal olarak sağlarlar. İlave sulamaya ihtiyaç asgari seviyededir. – Yağmur Suyunu Geri Kazanabilir Yeşil binalarda bina arsasına düşen yağmur suyu geri kazanılıp tekrar kullanılabilir. Lavabo, eviye, duş gibi giderlerinden elde edilen “gri su” arıtma sisteminden geçirilerek temiz su olarak geri kazanılır ve tuvaletlerde, pisuvarlarda, bahçe sulama ve otomobil yıkamada kullanılır – Işık Kirliliğine Yol Açmaz Yeşil binaların çevre ve peyzaj aydınlatmaları ışık kirliliğine yol açmayacak ve enerji tasarrufunu azami ölçüde sağlayacak şekildedir.
Ozon Tabakası İle Dosttur Yeşil binalarda bulunan klima cihazları, buzdolapları, derin dondurucular gibi soğutma ekipmanlarında kullanılan soğutucu akışkanlar (soğutma gazları) atmosferimizdeki ozon tabakası ile dosttur. Yeşil binaların sıradan binalara göre sera gazı salımları %25 ila %50 seviyesinde daha düşüktür. Böylelikle, yeşil binaların karbon ayak izi sıradan binalara göre çok daha küçüktür ve çevreye dosttur. Atmosferimizdeki sera gazları miktarının artışına sebep olmaz ve küresel ısınmanın yarattığı etkileri asgari seviyeye çekmede yardımcı olur. – Çalışan Verimliliğini Artırır Ofis binalarında işyeri kaynaklı hastalıkların azaldığını, devamsızlığın ve işten ayrılmaların azaldığını, çalışma veriminin arttığını; hastanelerde kalma sürelerinin azaldığını, okullarda sınav sonuçlarının iyileştiğini ve devamsızlıkların azaldığını gösteren birçok akademik ve sektörel çalışma ve rapor sonucu görülebilir. ABD’de ofis binalarında yapılan çalışmada birçok firmanın eski binaları ve yeni yeşil binaları karşılaştırılmış, buna göre yeşil binaya geçen firmaların ekonomik faydalar haricinde işe devamsızlık ve işten ayrılma oranlarında %20 ila %30 arasında azalma gibi çalışan performansına yönelik pozitif sonuçlar ortaya koyduğu tespit edilmiştir.
İlaveten, standartların üzerinde taze hava ve insan sağlığına zararlı olmayan boya, yapıştırıcı, dolgu malzemeleri sayesinde sağlıklı ve hastalık risklerini asgariye indiren yaşam alanları; günışığından faydalanılması sayesinde yüksek seviyede ferahlık duygusu ve psikolojik fayda, konfor standartlarına uygun ısıtma ve soğutma yapılması sayesinde tam konfor seviyesinde sıcaklığa sahip yaşam alanları gibi artıları bulunmaktadır. – Ticari Gayrimenkulde Operasyonel Maliyetler Azalır Oteller gibi ticari gayrimenkullerde operasyonel maliyetler yüzde 50’ye yakın azalmaktadır. Örneğin doluluk oranları normal oteller kıyasla daha fazla olan yeşil otellerin yüzde 70’ininenerji maliyetleri yıllık ortalama %15 düşüyor. Yatırımcıların % 70’inden fazlası mülk değerinde ortalama %11, bina yatırım geri dönüşlerinde de ortalama % 15 artış olduğunu aktarıyor.
kaynak http://ekonomiajandasi.net/
Haberin Devamı ►

Hayretengiz Sayı: "e"

0 yorum
Temel kaideleri ifade etmeye yarayan yapıtaşı mesabesindeki sabit sayılar, birçok bilim dalında kullanılır. Kâinatta umumî bir âhenk ve hassas bir ölçü olduğunun işaretlerini veren bu sabitlerden bazıları; gizemli π ve "e" sayılarıdır. π neredeyse 4.000 yıllık duruşuyla en parlak sayı olsa da, onu bile imrendirecek hususiyetlerle donatılmış "e" sayısı da çok dikkat çekicidir. Bu sayı, kuantum fiziğinden ekonomiye, nano teknolojiden uçak mühendisliğine kadar pek çok sahada, ya logaritmanın (logex = lnx) tabanında yer almakta veya doğrudan kullanılmaktadır. "e" sayısının hayretengiz özelliklerinden biri, y = ex fonksiyonunun türevinin kendisine eşit olmasıdır. Nehirlerde kirlilik yoğunluğunun düşürülmesi, nüfusun tabiî artışı-azalışı, ev içi sıcaklık dağılımı, roketin uzaydaki hızının belirlenmesi, ilâcın kanda emilme seviyesinin ölçülmesi gibi günlük hayatımıza doğrudan akseden hâdiseleri açıklayan matematik modellerde, "e" sayısı vazgeçilmez hâle gelmiştir. Ayrıca, gök cisimlerinin atmosferindeki tabakaların kalınlığını hesaplarken astrofizikçilerin kullandığı formüle bakınca "e" sayısını görürüz: 

image

Nükleer fizikte radyoaktif çekirdeğin yarı-ömrünü hesaplarken de aynı "e" formülde yerini alır:

image

Fizikî hâdiseleri açıklamak ve hayatımızı kolaylaştıran bazı uygulamaları gerçekleştirmek için başvurulan "e" sayısı ve onun ürettiği logaritmik ve üssel fonksiyonlar, çıplak gözle göremediğimiz çok büyük ve çok küçük âlemlerde cereyan eden hâdiseleri izah etmekte de kullanılmaktadır. 

Hususiyetlerle donatılmış "e" sayısının nasıl keşfedildiğini anlamak için matematik tarihinde kısa bir seyahat yapmakta fayda var. "e" sayısı da tıpkı π gibi irrasyoneldir. Yani ½ (yarım), ¼ (çeyrek) gibi iki tam sayının oranı şeklinde yazılan rasyonel (kesirli) sayılardan değildir. İlk irrasyonel sayının keşfi, milâttan önce 6. yüzyılda "Pisagor teoremi"nin bulunmasıyla gerçekleşmiştir. İnsanlık o zamana kadar saymak için 1,2,3 gibi tam sayıları, paylaşmak için de ½ (yarım), ¼ (çeyrek) gibi rasyonel sayıları kullanıyordu. Pisagor teoremi bulununca, karesi iki olan bir sayıyla yüzleşmek zorunda kalındı. Şöyle ki: Bir dik üçgenin dik kenarlarının uzunlukları a ve b, hipotenüsün uzunluğu da c ise, Pisagor teoremine göre a2+b2=c2'dir. Burada a=1 ve b=1 alınırsa c2=2 olur ki bu, hipotenüsün uzunluğunun karesinin iki santimetre olması demektir. Böylece karesi iki olan c sayısının nasıl bir sayı olduğu problemi ortaya çıkmış oldu.

Pisagorcular, kâinattaki umumî ahengin temelinde sadece tam sayıların ve onların oranlarının yani rasyonel (kesirli) sayıların bulunduğuna inandıkları için karesi iki olan sayının da rasyonel olduğunu düşündüler. Fakat karesi iki olan sayıyı, herhangi iki tam sayının oranı şeklinde göstermenin mümkün olmadığını keşfetmeleri fazla uzun sürmedi. Bu gerçek, Pisagorcuların "tam sayılar" felsefesini çökertmiştir. Pisagorcular bu durumdan korktukları için, bu meselenin bir sır olarak kalmasını istemişlerdir. Belki de bu yüzden rasyonel olmayan bu tip sayılara Lâtince "akıl dışı" mânâsına gelen irrasyonel ismi verilmiştir. Rivayete göre, en sonunda Pisagor okulunun Metapontlu Hippasos isimli bir ferdi, bu sırrı saklayamayarak dışarı sızdırmış ve bunu canıyla ödemiştir. Bu durum, hem iki tam sayının oranı olmayan ve irrasyonel denen sayıların varlığını ortaya koyarken, hem de rasyonel sayıların yalnız başına yüklendiği misyonu hafifletmiş oldu. Bu hâdiseden sonra, çoğu matematikçi bu yeni kümenin özelliklerini bulmaya ve hangi sayıların irrasyonel olduklarını araştıracaktı. 

Nihayet 17. asırda matematikte, uygulaması modern günlük hayatımıza doğrudan yansıyacak yeni bir sayı fark edildi. Bu sayıya ilk bakan ama tam olarak anlayamayan, İskoç matematikçi John Napier olmuştur. Napier, 1614 yılında "Hayret Verici Logaritma Kurallarının Tanımı" (Mirifici Logarithmorum Canonis Descriptio) kitabında "e" sabitini kullanarak hesaplar yapmıştır. "e" sayısının önemini gerçek mânâda ilk gören İsviçreli matematikçi Jakob Bernouilli'dir. Bu sayı, bileşik faizde anaparanın en fazla ne kadar katlanabileceğini anlamaya yarayacağı için ve gerçek değeri bilinmediğinden Bernoulli tarafından 1683'te yaklaşık 2,718 olarak hesaplanmıştır. İsviçreli matematik dehası Leonhard Euler 1731'de, n sonsuza gittikçe (1+1/n)n değerlerinin sabit bir sayıya yaklaştığını ispatlayıp bu sayıyı "e" ile gösterince bu mühim sayının isim babası olmuştur.

image

Yaklaşma tabiri matematikte limit kavramıyla ifade edilir ve yukarıdaki durum formülüyle özetlenir.

Euler aşağıdaki toplamın da e sayısına eşit olduğunu gösterip, e sayısının virgülden sonraki 18 basamağını hesaplamıştır. Dikkat edilirse, ilk yirmi terimin toplamı Euler'in bulduğu 2,718281828459045235 sayısını vermektedir:

image

Günümüz matematiğinde ise, "Euler sayısının" (veya diğer ismiyle "Napier sayısının") binlerce basamağı bilinmektedir; fakat en üstün donanımlı bilgisayarlar kullanılarak durmadan hesaplansa bile bu esrarlı sayının bütün rakamlarını bulmak imkânsızdır. Çünkü e'nin irrasyonel olduğu da ispatlanmıştır ve irrasyonelliğin temel hususiyetlerinden biri virgülden sonra gelen sonsuz rakamın blok hâlinde kendini tekrarlamamasıdır. Tekrarlı sayıların niçin rasyonel olduğunu daha iyi anlamak için şu misâle bakalım. Sayımız A=0,123123123...ise 123 bloğunun virgülden sonra sonsuza kadar tekrar ettiğini görürüz. Blokta 3 rakam olduğu için sayıyı 1000 ile çarparsak 1000A=123,123123123...elde edilir. 1000A ile A'nın virgülden sonrası aynı olduğu için farkları, yani 999A, 123'e eşit olur. 999 katı 123 olduğundan A=123/999 olur. Netice itibariyle iki tam sayının oranı olduğu için A'nın rasyonel bir sayı olduğunu anlarız. İşte e sayısının ondalık açılımında, irrasyonel olması sebebiyle, virgülden sonra A rasyonel sayısındaki gibi sonsuza kadar tekrar eden bir blok olmayacaktır. 

"e" sabiti, sonsuz ilim deryasının bizim düşünce gölümüze düşmüş küçük bir damlası olsa gerek. Çünkü tam sayılar sonsuz sayıda olduğu gibi, komşu tam sayı çiftlerinin arasındaki irrasyonel sayılar da sonsuz sayıdadır. Sonsuz olsalar da kâinattaki umumî âhengi açıklamaya tam sayıların ve onların oranlarının yetmediğini Pisagor ve çağdaşları anlamıştı. Günümüz insanı ise, bu konuda irrasyonel sayıların da yetersiz kaldığını düşünmekte ve diğer sayı sistemlerinin özelliklerini araştırmaktadır. Zaten kâinattaki nizamın gerçek Müellifini merak eden ve tanımaya gayret gösteren bir hakikat yolcusuna yakışan da, her bir ilim dalında O'nun (celle celâluhu) bir mübarek isminin tezahürünü aramak değil midir?!.. 

kaynak http://www.sizinti.com.tr/
Haberin Devamı ►

Bakan Avcı'dan okullarda ibadethane açıklaması Milli Eğitim Bakanı Avcı, okullarda ibadethane açılmasına ilişkin, "İhtiyaç olan okullarda açılabilecek. Ama ibadet zorunlu değil" dedi.

0 yorum
Avcı, Balgat Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'ndeki 2014-2015 Eğitim-Öğretim Yılı Açılış Töreni sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
"İbadet etmek zorunlu değil"

"İbadethaneler ilkokullardan itibaren mi kurulacak" sorusu üzerine Avcı, birçok okulda öğretmenlerin ve isteyen öğrencilerin ibadet edebilmeleri için ayrılan yerler bulunduğunu, ancak bunların genellikle bodrum katlarında uygunsuz yerler olduğunu söyledi.
Nabi Avcı, "Onu netleştirmek için yönetmeliğimizde gün ışığı alabilir yerlerde bunların açılması gerektiğini vurguladık. İhtiyaç olan okullarda bu tip hizmetler verilecek" diye konuştu.
Gazetecilerin "Zorunlu mu" sorusu üzerine Avcı, "İbadet etmek zorunlu değil" karşılığını verdi.
"Okullarda ibadethaneyi zorunlu hale getirecek misiniz?" sorusuna Avcı, "Açılabilir 'diyoruz. Açılabilir. İhtiyaç olan yerlerde açılabilir. Ama ibadet zorunlu değil" karşılığını verdi.
kaynak http://www.aktuel.com.tr/
Haberin Devamı ►

iPhone'dan yeni rekor Apple 4 milyondan fazla ön sipariş alan iPhone 6'nın yeni bir rekora imza attığını açıkladı.

0 yorum
Apple'ın son ürünü iPhone 6'nın ön siparişlerinde rekor kırıldı. Apple yaptığı açıklamada 4 milyondan fazla ön sipariş alan iPhone 6'nın yeni bir rekora imza attığını belirtti. Şirket, yeni iPhone'lara olan talebin ön sipariş için hazırlanan stoğun üzerine çıktığını beilrtti. iPhone'lar sahiplerine Cuma gününden itibaren sevk edilmeye başlanacak. Apple geçen hafta Salı günü yaptığı lansmanla iPhone 6, iPhone 6 Plus ve Apple Watch'u görücüye çıkarmıştı. Yeni iPhone'lar Türkiye'de 26 Eylül'den itibaren satışa çıkacak.

İPhone 6 bekleyenler biraz daha bekleyecek beyazbulten

kaynak www.milliyet.com.tr
Haberin Devamı ►

Dünyanın en temiz gölü Yeni Zelanda'da Nelson Gölleri Ulusal Parkında bulunan Mavi Göl, dünyanın en temiz sularına sahip.

0 yorum
Gölün 80 metre derinliğe kadar görüş alanı bulunduğu belirtildi.
Balık tutma, yürüyüş ve diğer doğa sporları tutkunları tarafından ziyaret edilen göl görenleri kendine hayran bırakıyor.















kaynak http://www.milliyet.com.tr/
Haberin Devamı ►
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 

Copyright © BEYAZ BULTEN Design by O Pregador | Blogger Theme by Blogger Template de luxo | Powered by Blogger